Hz. Hârûn (a.s) neslindendir. Benî İsrâîl’e gönderilen peygamberlerdendir.

İsrâîloğulları Filistin’i ele geçirince, kabîlelerden biri Ba’lbek’e yerleşmişti. Başlarında zâlim bir hükümdar vardı. Rivâyete göre, şehrin ismi önceleri Bek idi. Ancak bu zâlim kral, Ba’l adında bir put yaptırdı ve halkı bu puta tapmaya zorladı. Ve Ba’l ile Bek ismi birleşerek, bu şehre Ba’lbek denildi. İşte Hz. İlyas (a.s) tevhîdden uzaklaşıp şirke düşenleri Hakk’a dâvet etmek üzere, bu beldeye peygamber olarak gönderildi.

Azgın Kavim

Fakat İsrâîloğulları, Hz. İlyas (a.s) nasihatlerini dinlemediler. Onu bulundukları beldeden dışarı çıkardılar. Bu sebeple başlarına türlü musîbet ve belâlar geldi. Nihâyet hakîkati anlayıp Hazret-i İlyâs’ı buldular. Kendisine îmân edip bütün sıkıntılardan kurtuldular.

Lâkin azgın bir kavim oldukları için dinde sebât etmeyerek tekrar isyâna sürüklendiler, doğru yoldan ayrıldılar. Hz. İlyas (a.s), kendilerine tekrar tekrar nasihat etti ise de, dinlemediler. Bunun üzerine emr-i ilâhî ile Hz. İlyas (a.s) aralarından ayrıldı. Hepsi perişan oldular. Dünyâda da âhirette de cezâ ve azâba dûçâr kılındılar.

Ey Allâh’ın Peygamberi! Ölümden Mi Korktun

Rivâyet olunur ki Hz. İlyas (a.s), ölüm meleği olan Azrâîl’i görünce dehşet içinde ürperdi. Azrâîl (a.s), da, bunun sebebini merak ederek:

“−Ey Allâh’ın Peygamberi! Ölümden mi korktun?” diye sordu.

Hz. İlyas (a.s),  cevâben:

“−Hayır! Ölümden korktuğum için değil, dünyâ hayâtına vedâ edeceğim için bu hâldeyim…” dedi.

Sonra şöyle devâm etti:

“−Dünyâ hayâtında Rabbime kulluk yapmaya, iyilikleri emredip kötülüklerden men etmeye gayret ediyor, vaktimi ibâdet ve amel-i sâlihle geçiriyor, güzel ahlâk ile yaşamaya çalışıyordum. Bu hâl benim huzur kaynağım oluyor, gönlüm sürur ve mânevî neş’elerle doluyordu. Ölünce bu zevkleri ve lezzetleri yaşayamayacağım ve kıyâmete kadar mezarda rehin kalacağım için üzülmekteyim!” dedi.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski