Hz. Hasan (r.a.) Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ‘in; “Cennet gençlerinin efendisi” diye tanıttığı iki sevgili torunundan biridir.


Hz. Hasan’ın (R.A.) Hayatı


Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sevgili torunu Hz. Hasan (r.a), 625 yılında Medine’de doğdu. Kendisine “Hasan” ismini Resûlullah (s.a.v.) verdi. Künyesi Ebû Muhammed’dir. Babası Hz. Ali, annesi Hz. Fatıma’dır.

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ’in yakın alâkası, şefkati ve terbiyesi altında büyüdü. Râşid halifelerin beşincisidir. Halifelik hakkından Muâviye lehine vazgeçmek suretiyle Müslümanlar arasındaki birliği temin etmiştir. Cömert ve hakîm bir zat idi.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz ’den 13 hadis rivayet etmiştir. Rivayetleri Sünen’lerde yer alır.

 


Hz. Hasan’ın (R.A.) Çocukları

Bir rivayete göre evliliklerinden 11 çocuğu olmuştur. İsimleri; Muhammed, Zeyd, Hasan, Hasan, Kâsım, Ebûbekir, Abdullah, Amr, Abdurrahmân, Ömer, Talha.

Hz. Peygamber (asm)'in soyu torunları Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin  (ra)'in çocukları vasıtasıyle devam etmiştir. Hz. Hüseyin'in soyundan gelenlere halk arasında "seyyid" Hz. Hasan'ın soyundan gelenlere de "şerîf" veya "emir" adı verilir.


Hz. Hasan’ın (R.A.) Özellikleri


Hz. Hasan (r.a.), küçüklüğünden itibaren halim, selim, çarpışma ve mücadeleyi sevmeyen, sulh ve anlaşmayı tercih eden bir şahsiyet ve karakter sergilemiştir. Babasının yanında Cemel ve Sıffîn muharebelerinde yer almasına rağmen çarpışmaya katılmamıştır.  Hz. Hasan’ın (r.a.), Tasavvuf ve zühd dünyasında mühim bir yeri vardı. Günlerinin çoğunu oruçla geçirir, riyadan uzak durur ve nazik bir dille konuşurdu. 

Hz. Hasan (ra) fizik olarak dedesi Hz. Peygamber'e çok benzerdi (Tirmizî,). Öyle ki, bir defasında Hz. Ebu Bekir ikindi namazından çıktıktan sonra, Hz. Ali ile beraber yürürken, çocuklarla oynayan Hz. Hasan'ı görürler. Hz. Ebu Bekir onu omuzuna alır ve "Nebiye benzeyen, Ali'ye benzemeyen, sana babam feda olsun!" diye bir mısra söyler (Buhârî,22). Hz. Ali bu hâdise ve sözler karşısında gülümser.

Hz. Hasan (r.a.), 25 defa yürüyerek haccetmiştir. Ağzından hiç kötü söz çıkmazdı.  Hz. Hasan’ın (r.a.) neslinden gelenlere “Şerîf” unvanı verilmiştir. Tarihte bunlar tarafından kurulan İdrîsîler, Ressîler, Sa’dîler ve halen devam eden Filâlîler (Fas) ile Hâşimîler (Ürdün) gibi birçok hânedan vardır.

 



Hz. Hasan’ı (R.A.) ve Muaviye

 

Hz. Muaviye (ra), Hz. Hasan (ra)'ın kendisi ile savaşmak üzere yola çıktığının haberini alınca, o da derhal Şam'dan hareket ederek el-Enbar'ın kazalarından biri olan Mesiken'e gelerek konakladı (Taberî, V,159). Hz. Ali'nin şehit edilmesi üzerinden henüz on sekiz gün geçmişti, iki tarafın ordusu sırf siyasî kaygılarla karşı karşıya geldiler 

Hz. Hasan'ın ordusu içinde kargaşa başladı, büyük bir panik çıktı. Derken bu panik yağmalamaya dönüştü. Askerler her şeyi yağmalamaya başladı. Hatta Hz. Hasan'ın ordugah çadırını, altındaki sergisine varıncaya kadar yağmaladılar. Bu yağmalama her tarafa yayıldı. Sözü edilen bu yağmalamadan sonra da ordu dağılıp gitti (el-İsabe, I. 327-328; Taberî, V.158-159).

Bu kargaşadan istifade etmek isteyen el-Cerrâh b. Sinan el-Esedî isimli şahıs, şehirden geceleyin ayrılmak isteyen Hz. Hasan'a saldırdı. Elindeki hançerle onu baldırından yaraladı. Fakat Hz. Hasan kendini savunup, o katilin hakkından gelmeyi başardı

Hz. Hasan (ra) içinde bulunduğu durumu gözden geçirdi. Güvenemeyeceği bir ordu ve güçlü bir düşmanla karşı karşıya olduğunu anladı. Ayrıca mizaç olarak fitne ve kan dökmekten de nefret eden birisi olduğu için, hilafeti Hz. Muaviye'ye bırakarak, bu işten feragat etmekten başka bir çare bulamadı.

Bu sırada Hz. Hüseyin (ra) durumdan haberdar oldu ve anlaşma teklifine karşı çıktı. Muaviye'nin haklılığını tasdik, Hz. Ali'nin davasını yalanlamış olacağı gerekçesi ile ağabeysi Hz. Hasan'a, bu anlaşmayı yapmaması gerektiğini söyledi. Hz. Hasan onu susturarak, yönetim işini kendisinin ondan daha iyi bildiğini iddia ederek, anlaşma yapmakta ısrar etti (Taberî, V. 160).

Yapılan anlaşma üzerine Hz. Muaviye (ra) Medâin'e geldi. Hz. Hasan'ı yanına alarak Kufe'ye girdi. Hz. Hasan kendi eli ile hicrî 41 yılının Rabîu'l-Evvel ayı sonlarında Kufe'yi Muaviye'ye teslim etti

Hz. Hasan (ra) hilâfeti Muaviye'ye bıraktıktan sonra, geri kalan on yıllık ömrünü Medine'de geçirmek üzere yola çıktı.

 


Hz. Hasan’ı (R.A.) Kim Zehirledi?

 

Yezîd bin Mu­âviye ile evlendirilmek vaadiyle kandırılan eşi Ca’de Binti Eş’as Bin Kays tara­fından zehirlendiği rivayet edilir. (İbnü’l-Esîr el-Kâmil) Zehirleyen kendi hanımı Ca'de binti el-Eş'as b. Kays olduğu rivayet edilir.

Hz. Hasan (r.a.) 7 Nisan 669 ta­rihinde Medîne’de vefat etmiştir.

 

Hz. Hasan’ın (R.A.) Kabri

 

Medine vâlisi Saîd bin Âs’ın kıldırdığı cenaze namazından son­ra Cennetü’l-Bakî’de annesinin yanına defnedildi.

Post a Comment

Daha yeni Daha eski